Yüreği aşka dokunmuş herkese itaf edilen bu kitabı tanıtan arka kapak yazısı şöyle:
AŞK denince ne anlıyorsunuz? Peki ya karşınızdaki ne anlıyor? Anladığınız şeyin aynı olma olasılığı nedir? Sanskritçede aşk anlamına gelen 96 kelime olduğunu biliyor musunuz? En az doksanaltı kelimeyi bir kelimenin içine sokuşturup sonra aşk dediğimizde anlaşılmayı beklemek akılcı mı?
Tarihi romanlarıyla ünlü yazar Serra Menekay bu kez bambaşka bir eserle bu soruların yanıtını ve aşkın formülünü arıyor. “Şiirli bir aşk öyküsünde aşk yolculuğunun hikâyesi” olarak tanımladığı bu eserinde Serra Menekay’ın bulduğu yanıtlar sizin de doğrularınız olabilir mi?
Kendini tanırken geçen zamandır hayat!
Sınırlarını zorlarkenki cesaretin, kendini kaybederkenki samimiyetin, pişmanlıklarınla yüzleşirkenki ciddiyetin ve kendini affederkenki niyetin ile kendini sevebilmeyi becerdiğindeki zaferin arasında yaşadığın zamandır hayat.
Yazık ki bazılarının kendinin ve elindekinin değerini bilmeyi öğrenmesi için bir ömür gerekir.
kitabın içinden bir de şiir seçtik sizler için
GÜZ GÜLLERİ
Eflâtun bir heyecan içimde,
yüzümde pembe bir gülümseme
herkesi kucaklayacak kadar koca bir sevgi
kamp kurmuş, ateş yakmış yüreğimde
Parmaklarım, gözlerim, ayaklarım, karnım
naftalin kokan yüreğim olmuş her yanım
Mutluyum; güveler yiyememiş duygularımı
Sen, elinde bir fırça, maviye boyadın umutlarımı
Zaman şaşırmış yolunu
seninle dönüp, sensiz asılı kalıyor
saatim ya sana üç var
ya seni beş geçiyor
Sensizliklerde aynalara soruyorum
ben bu masalın neresindeyim diye
Masalların ya anlatıcısı ya dinleyicisi olurum
alışık değilim prensesiyim demeye
Yine de yüreğim koş diyor, koşuyorum
Lâkin güz gülleri çabuk solar, korkuyorum
Not: Kitabı doğrudan yayıncısından ve indirimli almak için www.galeatiyayinevi.com veya 05396696069 numaralı WhatsApp sipariş hattını kullanabilirsiniz.
Serra Menekay’ın yeni kitabı Eylül ayında raflardaki yerini alıyor. “KIVILCIMDAN ALEVE, Ege’deki Kuvayı Milliye” adındaki kitabın sunuşunda Menekay okurlarına şöyle sesleniyor:
“Bu kitapta bundan tam bir asır önce Ege’nin dağlarında halkın yaktığı Kuvayı Milliye kıvılcımının nasıl aleve dönüştüğünü okuyacaksınız. Tereyağından kıl çeker gibi gerçekleşmesi beklenen bir işgalin, nasıl emperyalizme karşı başarılan ilk ve tek Kurtuluş Savaşı’na yol açtığını göreceksiniz. Bu kitapta kurgulanmış karakterler, kahramanlar ya da olaylar yok. Çünkü, bu ülkenin verdiği Kurtuluş Savaşı’nda kurgu karakterlere ve kahramanlara ihtiyaç yok. Gerçek kişiler kahramanlaşmış ve üzerlerine düşen görevi yapmış, bulundukları koşullar içinde yazılabilecek en iyi öyküyü yazmışlar. Üstelik bu öykünün, benim tüm kitaplarımı bitirmeyi seçtiğim gibi, mutlu sonla bitmesini sağlamışlar. Destan olmuş kısacası o günlerde yaşananlar. Yeterince bilmediğimiz, merak ettiğimiz ama okumaya öğrenmeye bir türlü zaman bulamadığımız, üşendiğimiz veya okumasını sıkıcı bulduğumuz ya da yeteri kadar eğlenceli bulmadığımız bir destan. Başka türlü yazılsaydı okuyup anlardık dediğimiz türden bir tarih sayfası.”
Menekay Kıvılcımdan Aleve adlı yeni kitabında Ödemiş’i merkeze alarak Ege’deki Kuvayı Milliye direnişini, Kurtuluş Savaşı’nı ve Ege’nin kahramanlarını romancı kimliğinden kopup gelen akıcı diliyle anlatıyor. Kitabın Kuvayı Milliye’nin kuruluşunun yüzüncü yılına denk gelmesi de çok anlamlı. Menekay’ın eserlerini takip edenler bunun bir tesadüf olmadığını da bileceklerdir, yazarın dördüncü kitabı “Şefika”nın zamanlaması da benzer bir tarih bilinciyle seçilmişti.
Kitabın önsözünü, kaynakçada da eserlerine çokça yer verilen değerli yazar Alev Coşkun yazmış. Coşkun “Serra Menekay, “Kıvılcım’dan Aleve” adını taşıyan bu yapıtıyla Ege’deki Kuvayı Milliye’nin gerçek öyküsünü anlatıyor. Bu yapıtını hazırlarken, Ege bölgesindeki Kuvayı Milliye konusunda yazılan bütün kitapları incelemiş, hepsinden alıntılar yapıyor” diyor. Gerçekten de Kıvılcımdan Aleve zengin bir kaynakçaya sahip. Kitap Menekay’ın diğer eserlerinde de gördüğümüz gibi iyi bir araştırma, özümseme ve aktarım örneği olarak karşımıza çıkıyor. Bu anlamda kitap araştırmacı okurlara yeni kapılar da aralıyor, meraklısına ayrıntılı bilgilere erişim adreslerini de sunuyor. Bu özellikleri Menekay’ın diğer kitaplarında yazdığı her dönem için bulmak mümkün. Ancak bu kitap Menekay’ın diğer eserlerinden farklı olarak bir roman değil. Öte yandan bir roman akıcılığına sahip olacak biçimde dizilmiş gerçek olay örgülerinden oluşuyor. Bundan tam yüz yıl önce, çok ağır koşullarda ortaya konan direnişin günümüz aydınına vermesi gereken bilgi ve bilinci ortaya koyan kitabın arka kapağında sanatçı Pınar Ayhan ve yazar Metin Aydoğan’ın cümlelerini okuyoruz. Kitap hakkında şöyle demişler:
Metin Aydoğan: “Ege direnişi, halk söylencelerine konu olacak kahramanlıklarla doludur. İlkkurşun Savaşı, Demirci Akıncıları, Kırımlı Ayşe Çavuş, Gördesli Makbule, Yörük Ali Efe… her biri yurt sevgisiyle yoğrulmuş fedakârlığın destansı kişilikleridir. Türk yurdunun üstünde parlayan ancak genç kuşaklarınca görülemeyen yıldızlardır. Serra Menekay, bu yıldızları yeryüzüne indiriyor ve bugünün şarlatanlıkları içinde kendine yol arayanlara; “Alın, örnek alın. Yurt sevgisi nasıl olurmuş görün, adımınızı ona göre atın.” diyor; herkese yol gösteriyor. Sağol Serra, kalemin her zaman güçlü, yurt sevgin her zaman ödünsüz olsun.”
Pınar Ayhan: “Serra Menekay, yakın tarihimizin hepsi birer efsaneye dönüşmüş kahramanlarını zarif, ince edipliği ve hem coşkulu hem heyecan verici araştırmacılığı ile adeta ellerinden tutup, zaman perdesini yırtarak bugüne getiriyor. Millî Mücadele yıllarının, birbirinden çok farklı hayatlar yaşayan ama tek ülküde kenetlenen efelerinin, bürokratlarının, din adamlarının, esnafının, kadınlarının Ege’de verdikleri özgürlük savaşını anlatırken bizlere diyor ki; “Bir Mustafa Kemâl olamayabilirsiniz; ama bir Mustafa Bengisu, bir İbrahim Etem, Yörük Ali Efe ya da Çete Ayşe olup Millet Orkestrası’nın İstiklâl Marşını çalan özgürlük sanatçılarından biri olmamanız için hiçbir neden yok.” Eğer bir “Vatansever” iseniz, “Ülkem için ben ne yapabilirim?” sorusunu kendinize sıkça soruyor ve bu sorunun yanıtını arıyor olmalısınız. Bu kitabı hemen okuyunuz ve yüreği memleket ve özgürlük aşkıyla yanan, onurlu bir kahramanını kendinize örnek seçerek çalışmaya koyulunuz. Göreceksiniz seçtiğiniz bu yol aydınlık ve çok güzel yarınların yolu olacak ve sizin yaşamınız da bu yolda anlam bulacak.”
Galeati yayıncılık olarak bu eseri yayın dünyasına kazandırmış olmaktan dolayı gururluyuz. Şimdiden iyi okumalar dileriz.
Not: Kitabı doğrudan yayıncısından ve indirimli almak için www.galeatiyayinevi.com veya 05396696069 numaralı WhatsApp sipariş hattını kullanabilirsiniz.
Adını Arayan Çocuk;
Bu kitapta bilen çocukların adlarını ararken, doğayı kurtarmalarının sıra dışı öyküsü anlatılmaktadır. Akılla çözülmesi gereken bilmecelerle dolu olan bu öykü doğayı, çevreyi, sevgiyi ve iyiliği koruyanlar için yazılmıştır.
ŞEFİKA; İsmail Gaspıralı’nın Kızı
Şefika Serra Menekay’ın dördüncü romanı. Romanlarında tarihi gerçeklikleri kurgu karakterler aracılığıyla anlatmayı tercih eden Serra Menekay dördüncü romanı Şefika’da ünlü Türkçü, eğitimci ve reformcu aydın İsmail Gaspıra’nın kızı Şefika Gaspıralı’nın inanılmaz hayat öyküsünü konu almış. Kitabın ustalıklı kurgusunda Şefika Gaspıralı’yı bizlere taşıyan iki kadın; Bilge ve Münevver. Bilge karakteri günümüz Türkiye’sinden aydın bir üniversite hocası, Münevver ise Bilge’nin tarih tahsil etmiş annesi. Roman üç kadının dilinden anlatılıyor.
“Şimdi işini gücünü bırakıp benimle bu yola çıkmanı istiyorum senden. Biliyorum tuhaf, zor, muhtemelen çok zamansız, hatta belki de imkânsız geliyor sana şu an böyle bir yolculuğa çıkmak. Ama bana güven yavrum, pişman olmayacaksın”
Böyle diyor Münevver, Bilge’ye. Bu satırlarla biten bir mektupla başlıyor Bilge’nin Şefika’yı, annesini ve kendini tanıma serüveni. Bu kitapta Şefika Gaspıralı’nın inanılmaz hayat hikâyesini Serra Menekay’ın akıcı dilinden okuyacaksınız. Şefika’nın babası ve kitabın gizli kahramanı İsmail Gaspıralı’nın Kırım’da başlayıp tüm Rusya’ya yayılan Türk Eğitim Reformuna tanıklık edeceksiniz. Şefika’yı tanıdıkça, yüzyıl önce yaşamış eğitimci, editör, milletvekili, “first lady” ve anne olan aydın ve çalışkan bir Türk kadınının, günümüz aydınlarıyla aynı sorunları yaşamış ve aynı kaygıları taşımış olmasına şaşıracaksınız.
Aydın nesiller yetiştiren bilge kadınlara adanmış bu kitabında Serra Menekay yine tarihi gerçeklikleri, ustaca kurguladığı bir romanın içinde sunuyor.